Tarihi Konular 31 Madde İmam Humeyni'nin vasiyetini okurken güzel ve ince bir noktayı gördüm ve o, Hz. Fatıma (s.a)'nın mushafı hakkındaki sözleri idi. Allah-u Teâlâ tarafından Hz. Fatıma Zehra (s.a)'ya ilham edilen bir kitap. Bu nokta birkaç soruyu zihnimde oluşturdu. Eğer Mushaf, Kur'an anlamına geliyorsa, Hz. Fatıma (s.a)'nın mushafı nedir? İçeriği nedir? Acaba Cebrail, Peygamber (s.a.a)'den başkasına nazil olabilir mi? Bu Mushaf, şimdi nerdedir? Bu hususta beni aydınlatmanızı rica ediyorum. Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı? Hz. Ali (a.s), Allah’ın kendisini halife seçtiğini biliyorduysa neden Ebubekr, Ömer ve Osmana biat etti? Deseniz ki gücü yoktu, o zaman gücü olmayan biri imamete de layık olmaz, zira ancak imamet yükünü taşıma gücüne sahip kimse imam olabilir. Yok gücü vardı, ama kendisi bu gücünden faydalanmadı derseniz, o zaman haindir ve hainden imam olmaz(!) ve rehberliğine itimat edilemez. Oysa İmam Ali ihanet vb. şeylerden beridir. Haşa ki O hain olsun. Öyleyse sizin buna cevabınız -varsa eğer- nedir?.. Masum İmamlar iktidar savaşına girişirler miydi? Onlar da verasete dayalı iktidar mı istiyorlardı?’ diye soranlara cevabınız ne olur? İlkin şunu belirtmem gerekir ki daha önce verdiğiniz cevap beni kani etmedi. İkinci olarak Hz. Zehra (s.a) için saydığınız faziletlere dikkatle var olan bazı rivayetler ona tatbik etmiyor. Örneğin beytülmal hazinesinden arîye unvanıyla bilezik alması ve bu eylem için zikredilen getiriler ki bu getiriler kendisi için tahakkuk bulmuştu. Ve buna benzer diğer konular ki bu konular genel itibarıyla normal insanlardan sadır olan şeylerdir. Bütün bunlar zikredilen faziletlerle tezat teşkil ediyor. Lütfen uygun bir açıklama yapınız? Peygamber (s.a.a) Mekke’den Medeni’ye hicret ederken kendi yanında Ebubekir’i götürmüş ve onu kurtarmıştır. Öte taraftan Ali’yi (a.s) tehlikede bırakmış ve ondan kendi yerine yatmasını istemiştir… Eğer İmam Ali (a.s) Allah tarafından atanmış bir vasi ve halifeyse, böyle bir şahıs ölümle karşı karşıya bırakılır mı ve öldüğü takdirde imamete bir zarar vermeyecek Ebubekir’in canının kurtarılması makul müdür? Benim sorum Velayet ayeti olan Maide/55 hakkındadır. Ayet, Hz. Ali’nin (a.s) namazdayken sadaka verdiğini söylüyor. Oysa Hz. Ali (a.s) Peygamberimizin (s.a.a) zamanında fakir idi ve hatta bu yüzden Hz. Zehra’ya (s.a) mihriye olarak ancak bir zırh verebilmişti. Fakire zekat vermek farz değildir ve vermemesi gerekir. Öyleyse zekat kendisine farz olmadığı halde Hz. Ali (a.s) neden zekat verdi? Hz. Peygamber (s.a.a) hayattayken neden halifelere karşı bir şey yapmadı ve sustu? Vefatından sonra gerçekleşen olayların önüne geçmek için neden önceden onların niyetini ifşa etmedi?.. Ali (a.s) hâkimiyeti ele geçirdiği zaman neden kendinden önceki ergin halifelere muhalefet etmedi? Bilakis tevatür ile sabit olduğu üzere minber üzerinde şöyle demiştir: “Peygamberden (s.a.a) sonra bu ümmetin en hayırlısı Ebubekir’dir.” Aynı şekilde hâkimiyeti ulaştığı zaman insanlara yeni bir Kur’an getirmedi, geçici evliliği yaymadı, Fedek’i geri vermedi, tamattu’ haccını farz kılmadı, ezana “hayya ala hayru’l-amel” cümlesini eklemedi ve “es-salatu hayrun min nevm” cümlesini ezandan çıkarmadı. O halde Ebubekir ve Ömer kâfirdiyseler, neden İmam Ali (a.s) güç elindeyken onların küfürlerini ve hilafetlerinin gasplı olduğunu ilan etmedi? Aksine Ebubekir ve Ömer’i övdü ve yüceltti. Öyleyse siz de İmam Ali’nin (a.s) yapmış olduğu işi yapınız. Yahut İmam Ali’nin (a.s) ümmete ihanet ettiğini, ümmete meseleyi açıklamadığını ve Ali’nin böyle bir şeyden münezzeh ve arı olduğunu söylemeniz gerekir! Şiiler, Ebubekir’in putlara hizmet ederek ömrünü geçirdiğine, putlara taptığına, imanının Yahudiler ve Hıristiyanların imanı gibi olduğuna, Hz. Peygamberin (s.a.a) arkasında namaz kılarken boynunda bir put olduğuna ve o puta secde ettiğine inanmakta mıdır? (Kitab-ı Sıratı’l Müstakim, c. 25, s. 155, Ali bin Yunus Nebati Beyazi, çapı kitapanei Hayderiyye, Necef 1389 h.k, c. 3; Kitabı Biharu’l Envar, c. 25, s. 172; el- Keşkul, s. 104, Haydar bin Ali Haydar Hilli Amuli; El- Envaru’l Neğmaniyye, c. 1, s. 53). Şia, Peygamberin (s.a.a) sahabelerinin kendisinin vefatından sonra mürtet olup geriye dönüş yaptıklarını iddia etmektedir (Biharu’l-Envar, c. 22, s. 352, hadis. 80). Soru şudur: Peygamberin (s.a.a) sahabeleri onun vefatından önce “On İki İmam Şia’sı mıydılar” ardından Peygamber (s.a.a) vefat ettikten sonra Sünni mi oldular? Yoksa Peygamber (s.a.a) vefat etmeden önce Sünni idiler ve ardından Şia mı oldular? Çünkü değişmek ve dönmenin anlamı bir halden bir başka hale dönmek demektir…?! Ben Ehl-i Sünnet bölgesinde öğretmenlik yapıyorum. Öğrencilerimden biri bana şöyle bir soru sordu: Hem namaz esnasında Hz. Ali'nin (a.s) ayağından ok çıkardılar (ve bunu fark etmedi), hem de namazda yüzüğünü sadaka olarak verdi, diyoruz. Acaba bu çelişkili değil midir? İmam Sadık (a.s) döneminde ismet ve masumlara tabi olma konuları mevzu bahis olduğu gibi Hz. Ali, İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin (a.s) zamanında konu edilmemesinin sebebi nedir? Gerçekten neden gönümüzde Şia’da revaçta olduğu gibi İmam Ali ve çocukları dönemindeki Arap edebiyatında, Masum İmam’a tabi olma konusuna rastlanmıyoruz? Mescitü'l-aksa Ömer'in zamanın da azat edildi ve daha sonra Sünni mezhepli olan Selahattin-i Eyübi gibi bir Rehber döneminde azat edildi, (bunlar Sünnilerin İslam'a kazandıkları kazanımlardır). Şia'nın tarih boyunca İslam'a ne gibi kazanımları olmuştur?! Acaba bir karış toprak fetih edebilmişler mi? Acaba İslam ve Müslümanların düşmanlarından her hangi bir düşmanı geri çevirebilmişler mi? Beni Kureyze kabilesi hakkında Şia’nın görüşü nedir? Bunlar hangi kavim ve kabiledir? Neden bu adla meşhur olmuşlardır? 123